ARABULUCULUK NEDİR?
Arabuluculuk, tarafları uyuşmazlığı çözmek üzere konuşmak ve müzakerelerde bulunmak amacıyla bir araya getiren, tarafsız ve objektif bir konumda bulunan arabulucunun katılımıyla yürütülen, gönüllü alternatif bir uyuşmazlık çözme yöntemidir.
ARABULUCULUK NEDEN İŞE YARAR?
Taraflara yargı yoluna gitmeden uyuşmazlık konusunu çözme imkanı verir. Yargı yolundan çok daha ekonomiktir. Uyuşmazlığı çok kısa bir sürede çözebilir. Arabuluculukta; gönüllülük, gizlilik ve tarafsızlık esastır. İletişimi kolaylaştırır. Duygusal tıkanmaların üstesinden gelebilir. Tarafların her birinin davasını, çıkarlar ve ihtiyaçlar için özel olarak irdeleyebilir. Uzlaşma önerilerini derinlemesine inceleyebilir. Uzlaşma şansını çözüme dönüştürebilir. Arabuluculuk yolu uyuşmazlığı çözümlemezse yargı yoluna gidilebilir.
ARABULUCULUK HANGİ KONULARDA UYGULANABİLİR?
6325 sayılı “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” kapsamında kişinin kendi insiyatifinde olan tüm konularda kamu düzenini ilgilendirenler hariç olmak üzere arabuluculuk mesleği yetkili kılınmıştır. Bu kapsamda aşağıda anılan alanlarda arabuluculuk çözüm yöntemi denenmelidir. Çok yakında yapılacak kanun değişikliği ile ilgili bazı konularda zorunlu kılınacaktır. Aile Hukuku Uyuşmazlıkları, Boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin uyuşmazlıklar, İş Hukuku Uyuşmazlıkları, Haksız fesih, Ayrımcılık, Taciz, İşçi – İşveren Uyuşmazlıkları, Mobbing, Borçlar Hukuku Uyuşmazlıkları, Ev sahibi / kiracı, İnşaatçı / müteahhit, Emlakçı / ev sahibi, Sözleşmeler, Sağlık Hukuku Uyuşmazlıkları, Hasta-Hekim – sağlık çalışanı, Hekim-Sağlık çalışanı-Hastane, Hastane-Sigorta şirketleri, Tıbbın kötü uygulanmasından doğan tazminat talepleri, Fikri ve Sınai Haklara İlişkin Uyuşmazlıklar, Marka, Patent, Marka tecavüzü.
Alternatif uyuşmazlık çözümü (ADR) doktrininde avukatların arabuluculuktaki rolleri çoğunlukla karikatürize edilmekte ve avukatlar arabuluculuk ve uzlaşmadan hoşlanmayan, gereğinde arabuluculuk sürecini tıkamak ve zorlaştırmak için pek çok taktiği ustalıkla kullanan, dava yoluna gitmek için can atan taraf olarak tasvir edilmektedir. Bu tasvirin çoğunlukla mahkeme dışı çözüm yolları hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan ve direnç gösteren meslek kesimleri ile ilgili olarak bir ölçüde haklı yönleri olsa da avukatlık gibi değişime devamlı ayak uydurmak zorunda olan bir mesleğin mensuplarının ılımlı ve bu yolları kullanmaya yatkın oldukları gözlenmektedir.
Avukatlar çalışmaları sırasındaki rollerini belirlerken müvekkillerine bağımlıdırlar. Müvekkillerinin çıkarları ve geleceğe ilişkin beklentileri avukatlar tarafından doğru tespit edilerek, bunlara en uygun sonuçların ortaya çıkmasını sağlayacak bir yol belirlenmelidir. Avukatlar müvekkillerinin anlaşma sağlamaya ilişkin istek ve taleplerini “kendi” benimsedikleri role aykırı bularak anlaşma yapmaktan kaçınmamalıdırlar. Avukatlık hizmetinin sadece mahkemelerde dava takip etmek gibi bir anlayışla sınırlandırılması, mesleğin gelir olanaklarını da kısıtlamak anlamına gelecektir. Bu nedenle avukatlar müvekkillerinin çıkarının arabuluculuk gibi mahkeme dışı çözüm yollarında olduğunu tespit ettiklerinde rollerini, müvekkillerini arabuluculuk süreci hakkında bilgilendirmek ve sürece hazırlık olarak seçenekler üzerinde hazırlıklar yapmak olarak belirlemelidirler. Avukatlar, uyuşmazlık çözüm sürecinde ücret kaygılarından sıyrılarak rahat çalışabilmek için süreç sonunda varılacak anlaşmaya veya sürecin uzunluğuna göre ücretlendirme / sözleşme yapmalıdırlar.
Müvekkil memnuniyeti ve devamlılığını sağlamak için masraflar ve süre açısından daha cazip olan ADR yollarını tercih etmek çoğunlukla avukatıların da çıkarınadır. Ancak ADR yollarının ucuz olması, çoğunlukla avukatlar tarafında ücretinin de düşük olacağı şeklinde algılanmaktadır. Ancak arabuluculuk gibi bir süreçte avukatın harcadığı mesai ve sarf ettiği emek çoğunlukla yargılamada sarf edilenden daha yoğun olabilmektedir. Bu nedenle avukatların yargılamaya göre kısa süren bir süreç nedeniyle daha az ücret alacaklarını düşünmeleri tamamen bir yanılgıdır. Ancak her dava ve iş arabuluculuk gibi yollarla çözüme kavuşturulacak diye bir kural yoktur. En uygun yol müvekkilin çıkarları ve avukatın bilgilendirmesinin bir araya gelmesiyle bulunacaktır.
Avukatların mahkeme dışı çözüm yollarına dahil olarak bu alanda hizmet verebilmeleri konu hakkında eğitim almalarıyla mümkündür. Çoğu Avrupa ülkesi ve ABD ‘de avukatların büyük çoğunluğu müzakere ve ADR yolları hakkında kendilerini yetiştirmiş durumdalar ve konunun mesleki gelecekleri açısından önemli olduğunun farkındalar.
Avukatların taraf vekili olarak katıldıkları arabuluculuk müzakerelerindeki rollerini –bir müzakere yaklaşımı olan- işbirlikçi müzakereci olarak belirlemeleri gerekmektedir. Böylece müvekkillerinin çıkarlarına uygun olan fırsatları tespit etme ve bunları geliştirme olanağı sağlanmış olur. Avukatların yokluğunda, kimi zaman imkânsız kimi zaman uçuk olarak belirlenebilecek seçenek, fırsat ve beklentiler, avukatların varlığı sayesinde yasal sınırlar ve olasılıklar düşünülerek şekillendirilebilecektir.
Avukatlar arabuluculuk sürecinin yönetimiyle daha sık uğraştıkça ve bu konuda daha çok tecrübe elde ettiklerinde, sürecin onlara sağladığı esneklik sayesinde yasalarla sıkı sıkıya bağlı olmadıkları için kendilerini daha rahat hissederler ve çözüm üretmek konusunda daha yaratıcı olabilirler. Böylece bir yandan müvekkiller memnun edilmiş olurken avukatların kendi mesleklerinden tatmin oldukları gözlenir.
Arabuluculuk için hazırlanmak ve müvekkilin de hazırlanmasını sağlamak gerekir. Bu ön safhadaki avukatın rolü ve yaklaşımı çok önemlidir. Avukat, alternatif çözüm yolu hakkındaki önerisini yaparken uygun bir yaklaşım belirlemeli ve dikkatli olmalıdır. Çünkü avukat ile müvekkili arasındaki ilişkinin temelini aralarındaki güven ilişkisi oluşturmaktadır. Güven ilişkisi sayesinde müvekkilin bilgilendirilmesiyle birlikte zaman içerisinde sözleşmelere hazırlanışları sırasında ihtilafların arabuluculuk yöntemiyle çözüleceğine dair şartlar bile konulabilecektir. Avukat, müvekkilini çıkarlarının gereğini anlaması konusunda ve en iyi çözüm yolunu (dava ADR) tespit etmede geniş düşünmesini sağlayarak ikna edebilecektir. Bu süreç adeta müvekkilin eğitilmesi şeklinde olacaktır. Şundan şüphe edilmemelidir ki; müvekkiller kendi uyuşmazlıkları konusunda avukatların beklemedikleri ölçüde gerçekçi davranacak ve çıkarlarına uygun konularda ADR yollarını benimseyecek, sahip çıkacaktırlar.
Müvekkillerin arabuluculuk konusundaki beklentilerinin sınırlarını da avukatlar belirleyecektir. Çünkü arabuluculuk bir tarafın çok iyi kazanımlar elde ettiği bir tarafın ise hezimete varacak şekilde kayıplara uğradığı bir süreç değildir. Bu nedenle avukatların müvekkillerini kazanmaktan çok, uygun çözüme ulaşmak konusunda desteklemeleri gerekir. Bu sürecin yönetilmesi bilgi edinmeyi ve bunları pratiğe aktarabilmeyi gerektiriyor.
Özellikle Türkiye gibi ülkelerde mahkeme yargısı oldukça ucuzdur. Bu nedenle yargılama süre olarak uzun olmasına rağmen insanlar, mahkemelerin vereceği kararlara güvenmek ve onları kabullenmek eğilimindedirler. Bu eğilimleri dikkate alması gereken avukatlar, ADR yollarını önermeleri sırasında süreç / masraf dengesini iyi gözetmeli ve müvekkiller konu hakkında bilgilendirilmelidir.
Son olarak müvekkil; -ADR yolunun tercih edilmesi aşamasında- uyuşmazlık konusu bütün yönleriyle araştırılarak, seçilen çözüm yolu ile varılacak anlaşmanın uygulanabilirliği, bağlayıcılığı ve yeniden yargılamaya konu edilip edilemeyeceği konularında bilgilendirilmelidir. Böylece avukatlar çoğunlukla yapıldığının aksine arabuluculuk gibi süreçlerde karikatürize edilmiş engelleyici bir unsur olarak görülmekten kurtularak, uyuşmazlık çözümü süreçlerinde en etkili rolleri üstlenebilir ve mesleki yaşantılarına yeni kazanç olanakları ekleyebilirler.
HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir.
(2) Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.
Tanımlar
MADDE 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi,
b) Arabuluculuk: Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini,
c) Bakanlık: Adalet Bakanlığını,
ç) Daire Başkanlığı: Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulacak Arabuluculuk Daire Başkanlığını,
d) Genel Müdürlük: Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünü,
e) Kurul: Arabuluculuk Kurulunu,
f) Sicil: Arabulucular sicilini,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Arabuluculuğa İlişkin Temel İlkeler
İradi olma ve eşitlik
MADDE 3 – (1) Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler.
(2) Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahiptirler.
Gizlilik
MADDE 4 – (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.
(2) Aksi kararlaştırılmadıkça taraflar da bu konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar.
Beyan veya belgelerin kullanılamaması
MADDE 5 – (1) Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz:
a) Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.
b) Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.
c) Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.
ç) Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.
(2) Birinci fıkra hükmü, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz. Ancak, söz konusu bilgiler bir kanun hükmü tarafından emredildiği veya arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerekli olduğu ölçüde açıklanabilir.
(4) Yukarıdaki fıkralar, arabuluculuğun konusuyla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın, hukuk davası ve tahkimde uygulanır.
(5) Birinci fıkrada belirtilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, hukuk davası ve tahkimde ileri sürülebilen deliller, sadece arabuluculukta sunulmaları sebebiyle kabul edilemeyecek deliller haline gelmez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Arabulucuların Hak ve Yükümlülükleri
Unvanın kullanılması
MADDE 6 – (1) Sicile kayıtlı olan arabulucular, arabulucu unvanını ve bu unvanın sağladığı yetkileri kullanma hakkına sahiptirler.
(2) Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sırasında bu unvanını belirtmek zorundadır.
Ücret ve masrafların istenmesi
MADDE 7 – (1) Arabulucu yapmış olduğu faaliyet karşılığı ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Arabulucu, ücret ve masraflar için avans da talep edebilir.
(2) Aksi kararlaştırılmadıkça arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir ve ücret ile masraf taraflarca eşit olarak karşılanır.
(3) Arabulucu, arabuluculuk sürecine ilişkin olarak belirli kişiler için aracılık yapma veya belirli kişileri tavsiye etmenin karşılığı olarak ücret alamaz. Bu yasağa aykırı işlemler batıldır.
Taraflarla görüşme ve iletişim kurulması
MADDE 8 – (1) Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı veya birlikte görüşebilir ve iletişim kurabilir. Taraflar bu görüşmelere vekilleri aracılığıyla da katılabilirler.
Görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi
MADDE 9 – (1) Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.
(2) Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek önemli hâl ve şartların varlığı hâlinde, bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir.
(3) Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle yükümlüdür.
(4) Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak açılan davada, daha sonra taraflardan birinin avukatı olarak görev üstlenemez.
Reklam yasağı
MADDE 10 – (1) Arabulucuların iş elde etmek için reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kâğıtlarında arabulucu, avukat ve akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır
Tarafların aydınlatılması
MADDE 11 – (1) Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür.
Aidat ödenmesi
MADDE 12 – (1) Arabuluculardan sicile kayıtlarında giriş aidatı ve her yıl için yıllık aidat alınır.
(2) Giriş aidatı ve yıllık aidatlar genel bütçeye gelir kaydedilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Arabuluculuk Faaliyeti
Arabulucuya başvuru
MADDE 13 – (1) Taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir.
(2) Aksi kararlaştırılmadıkça taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine otuz gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.
Arabulucunun seçilmesi
MADDE 14 – (1) Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir
Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi
MADDE 15 – (1) Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.
(2) Taraflar, emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla arabuluculuk usulünü serbestçe kararlaştırabilirler.
(3) Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.
(4) Niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı olarak sadece hâkim tarafından yapılabilecek işlemler arabulucu tarafından yapılamaz.
(5) Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri hâlinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların birlikte başvurusu üzerine üç aya kadar uzatılabilir.
(6) Taraflar arabuluculuk müzakerelerine bizzat veya vekilleri aracılığıyla katılabilirler.
Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi
MADDE 16 – (1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri ya da duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Arabuluculuğun sona ermesi
MADDE 17 – (1) Aşağıda belirtilen hâllerde arabuluculuk faaliyeti sona erer:
a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
d) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının veya 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince uzlaşma kapsamına girmeyen bir suçla ilgili olduğunun tespit edilmesi.
(2) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar veya vekillerince imzalanır. Belge taraflar veya vekillerince imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır.
(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar.
(4) Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hâlinde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri, ikinci fıkraya göre düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır. Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlediği son tutanağın bir örneğini arabuluculuk faaliyetinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde Genel Müdürlüğe gönderir.
Tarafların anlaşması
MADDE 18 – (1) Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.
(2) Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.
(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilir. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Arabulucular Sicili
Arabulucular sicilinin tutulması
MADDE 19 – (1) Daire Başkanlığı, özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk yapma yetkisini kazanmış kişilerin sicilini tutar. Bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgiler, Daire Başkanlığı tarafından elektronik ortamda da duyurulur.
(2) Arabulucular sicilinin tutulmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.
Arabulucular siciline kayıt şartları
MADDE 20 – (1) Sicile kayıt, ilgilinin Daire Başkanlığına yazılı olarak başvurması üzerine yapılır.
(2) Arabulucular siciline kaydedilebilmek için;
a) Türk vatandaşı olmak,
b) Mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olmak,
c) Tam ehliyetli olmak,
ç) Kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,
d) Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Bakanlıkça yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak,
gerekir.
(3) Arabulucu, sicile kayıt tarihinden itibaren faaliyetine başlayabilir.
Arabulucular sicilinden silinme
MADDE 21 – (1) Daire Başkanlığı, arabuluculuk için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden arabulucunun kaydını siler.
(2) Daire Başkanlığı, bu Kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmediğini tespit ettiği arabulucuyu yazılı olarak uyarır; bu uyarıya uyulmaması hâlinde arabulucunun savunmasını aldıktan sonra, gerekirse adının sicilden silinmesini Kuruldan talep eder.
(3) Arabulucu, arabulucular sicilinden kaydının silinmesini her zaman isteyebilir.
ALTINCI BÖLÜM
Arabuluculuk Eğitimi ve Eğitim Kuruluşları
Arabuluculuk eğitimi
MADDE 22 – (1) Arabuluculuk eğitimi, hukuk fakültesinin tamamlanmasından sonra alınan, arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesiyle ilgili temel bilgileri, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve davranış psikolojisi ile yönetmelikte gösterilecek olan diğer teorik ve pratik bilgileri içeren eğitimi ifade eder.
Eğitim kuruluşlarına izin verilmesi
MADDE 23 – (1) Arabuluculuk eğitimi, bünyesinde hukuk fakültesi bulunan üniversitelerin hukuk fakülteleri, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Adalet Akademisi tarafından verilir. Bu kuruluşlar Bakanlıktan izin alarak eğitim verebilirler. İzin verilen eğitim kuruluşlarının listesi elektronik ortamda yayımlanır.
(2) İzin için yazılı olarak başvurulur. Bu başvuruda eğitim programı, eğiticilerin sayısı ve uzmanlıkları ile eğitim kuruluşu veya eğitim programının finansman kaynakları hakkında gerekçeli bilgi verilir.
(3) Başvuruda sunulan belgelere dayalı olarak, eğitimin amacına ulaşacağı ve eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanacağı tespit edilirse, ilgili eğitim kuruluşuna en çok üç yıl için geçerli olmak üzere izin verilir.
İzin süresinin uzatılması
MADDE 24 – (1) Sicile kayıtlı olan bir eğitim kuruluşu kayıt süresinin bitiminden en erken bir yıl ve en geç üç ay önce, sicildeki kaydının geçerlilik süresinin uzatılmasını yazılı olarak talep edebilir. Eğitim kuruluşunun 26 ncı maddeye göre sunduğu raporlardan, arabuluculuk eğitiminin başarılı şekilde devam ettiğinin anlaşıldığı ve 27 nci maddede belirtilen sebeplerin bulunmadığı hâllerde, verilmiş bulunan iznin geçerlilik süresi her defasında üç yıl uzatılabilir. Eğitim kuruluşu, süresi içinde yaptığı başvuru hakkında karar verilinceye kadar listede kayıtlı kalır.
Arabuluculuk yetki belgesi
MADDE 25 – (1) Eğitim kuruluşları, eğitimlerini başarıyla tamamlayan kişilere arabuluculuk eğitimini tamamladıklarına dair bir belge verir.
Daire Başkanlığına bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 26 – (1) Eğitim kuruluşları, her yıl ocak ayında bir önceki yıl içinde gerçekleştirdikleri eğitim faaliyetinin kapsamı, içeriği ve başarısı konusunda Daire Başkanlığına bir rapor sunar.
Eğitim kuruluşuna verilen iznin iptali
MADDE 27 – (1) Aşağıdaki hâllerde eğitim kuruluşuna verilmiş olan izin, Bakanlığın talebi üzerine Kurul tarafından iptal edilir:
a) İzin verilebilmesi için aranan şartlardan birinin ortadan kalkmış veya mevcut olmadığının tespit edilmiş olması.
b) Eğitimin yeterli şekilde verilememesi.
c) Arabuluculuk yetki belgelerinin düzenlenmesinde sahtecilik veya önemli hatalar yapılması.
ç) 26 ncı maddedeki rapor verme yükümlülüğünün yapılan ihtara rağmen yerine getirilmemesi.
d) Eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanmadığının tespit edilmesi.
YEDİNCİ BÖLÜM
Kuruluş ve Görevler
Kuruluş ve teşkilat
MADDE 28 – (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Genel Müdürlük bünyesinde Daire Başkanlığı kurulur.
(2) Arabuluculuk hizmetlerine ilişkin olarak bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Bakanlık bünyesinde Arabuluculuk Kurulu oluşturulur.
Daire Başkanlığı
MADDE 29 – (1) Daire Başkanlığı, bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hâkimi ve diğer personelden oluşur.
Daire Başkanlığının görevleri
MADDE 30 – (1) Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
a) Arabuluculuk hizmetlerinin düzenli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak.
b) Arabuluculukla ilgili yayın yapmak, bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve desteklemek.
c) Kurulun çalışması ile ilgili her türlü karar ve işlemi yürütmek ve görevleri ile ilgili bakanlık, diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan vakıf ve dernekler ile uygun görülen gönüllü gerçek ve tüzel kişilerle işbirliği yapmak.
ç) Arabuluculuk kurumunun tanıtımını yapmak, bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek, ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve seminer gibi bilimsel organizasyonları düzenlemek veya desteklemek.
d) Ülke genelinde arabuluculuk uygulamalarını izlemek, ilgili istatistikleri tutmak ve yayımlamak.
e) Arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşlar tarafından bu amaçla yapılan başvuru ile sicildeki kaydın geçerlilik süresinin uzatılması talebinin karara bağlanmasını Bakanlığın onayına sunmak, arabuluculuk eğitimi verecek eğitim kuruluşlarını listelemek ve elektronik ortamda yayımlamak.
f) Arabulucu sicilini tutmak, sicile kayıt taleplerini karara bağlamak, 21 inci maddenin birinci ve üçüncü fıkraları kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek ve bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgileri elektronik ortamda duyurmak.
g) Arabulucular tarafından arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanakların kayıtlarını tutmak ve birer örneklerini saklamak.
ğ) Görev alanına giren kanun ve düzenleyici işlemler hakkında inceleme ve araştırma yaparak Genel Müdürlüğe öneride bulunmak.
h) Yıllık faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet planını hazırlayarak Kurulun bilgisine sunmak.
ı) Yıllık Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesini hazırlamak.
Kurul
MADDE 31 – (1) Kurul aşağıdaki üyelerden oluşur:
a) Hukuk İşleri Genel Müdürü.
b) Daire Başkanı.
c) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından hukuk mahkemelerinde görev yapmakta olan birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasından seçilecek iki hâkim.
ç) Türkiye Barolar Birliğinden üç temsilci.
d) Türkiye Noterler Birliğinden bir temsilci.
e) Yükseköğretim Kurulu tarafından seçilen özel hukuk alanından bir öğretim üyesi.
f) Adalet Bakanı tarafından seçilecek üç arabulucu.
g) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden bir temsilci.
ğ) Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonundan bir temsilci.
h) Türkiye Adalet Akademisi Eğitim Merkezi Müdürü.
(2) Başkan ihtiyaca göre Kurul toplantılarına uzman kişileri çağırabilir.
(3) Kurul başkanı Genel Müdürdür. Genel Müdürün bulunmadığı toplantılarda Başkanlık görevi Daire Başkanı tarafından yerine getirilir.
(4) Kurul, mart ve eylül aylarında olmak üzere yılda en az iki kez toplanır. Ayrıca, Başkanın veya en az beş üyenin talebiyle Kurul her zaman toplantıya çağrılabilir.
(5) Kurul üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Mazeretsiz olarak art arda iki toplantıya katılmayan üyenin üyeliği düşer.
(6) Kurulun Bakanlık dışından görevlendirilen üyelerinin görev süresi üç yıldır. Görev süresi dolan üyeler yeniden görevlendirilebilir.
(7) Başka yerden katılan Kurul üyelerinin gündelik, yol gideri, konaklama ve diğer zorunlu giderleri 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Bakanlıkça karşılanır.
(8) Kurulun çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Kurulun görevleri
MADDE 32 – (1) Kurulun görevleri şunlardır:
a) Arabuluculuk hizmetlerine ilişkin temel ilkeler ile arabuluculuk meslek kurallarını belirlemek.
b) Arabuluculuk eğitimine ve bu eğitimin sonunda yapılacak olan sınava ilişkin temel ilke ve standartları tespit etmek.
c) Arabulucuların denetimine ilişkin kuralları belirlemek.
ç) Bu Kanuna göre çıkarılması gereken ve Genel Müdürlük tarafından hazırlanan yönetmelik taslaklarına, gerekirse değişiklik yaparak son şeklini vermek.
d) Eğitim kuruluşlarının eğitim izinlerini iptal etmek.
e) 21 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek.
f) Arabulucuların ödeyecekleri sicile kayıt aidatını ve yıllık aidatları tespit etmek.
g) Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesini gerekiyorsa değişiklik yapmak suretiyle onaylamak.
ğ) Daire Başkanlığı tarafından yürütülecek faaliyetlerin etkinliğini artırmak üzere tavsiyelerde bulunmak.
h) Daire Başkanlığının yıllık faaliyet raporu ve plânı hakkında görüş bildirmek.
ı) Daire Başkanlığının faaliyet planında yer alan konularla ilgili kurum ve kuruluşların uygulamaya sağlayabileceği katkıları belirlemek.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Ceza Hükümleri
Gizliliğin ihlali
MADDE 33 – (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesindeki yükümlülüğe aykırı hareket ederek bir kişinin hukuken korunan menfaatinin zarar görmesine neden olan kişi altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Son ve Geçici Hükümler
Kadrolar
MADDE 34 – (1) Ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerin Adalet Bakanlığına ait bölümlerine eklenmiştir.
Değiştirilen hükümler
MADDE 35 – (1) 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine “Hakemlik” ibaresinden sonra gelmek üzere “arabuluculuk,” ibaresi eklenmiştir.
(2) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
a) 137 nci maddesinin birinci fıkrasına “sulhe” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya arabuluculuğa” ibaresi,
b) 140 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına “sulhe” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya arabuluculuğa”, üçüncü fıkrasına “sulh” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya arabuluculuk” ibaresi,
c) 320 nci maddesinin ikinci fıkrasına “tarafları sulhe” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya arabuluculuğa” ibaresi,
eklenmiştir.
Yönetmelikler
MADDE 36 – (1) Arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşların denetlenmesi ile eğitimin süresi, içeriği ve standartları, yapılacak olan yazılı ve uygulamalı sınavın ilke ve kurallarının belirlenmesi, arabulucular sicilinin düzenlenmesi ve arabulucularda aranacak koşullar, arabulucuların denetlenmesi ve izlenmesi ile bu Kanunun uygulanmasını gösteren diğer hususlar, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde kuruluş ve teşkilatlanma tamamlanır.
(2) Bu Kanunun 31 inci maddesinde öngörülen kurum ve kuruluşlar, Kurulda görev yapacak temsilcileri Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde Genel Müdürlüğe bildirirler. İlk üç yıl için Adalet Bakanı tarafından seçilecek üç arabulucu yerine 31 inci maddenin birinci fıkrasının (ç), (g) ve (ğ) bentlerindeki kurumlar birer fazla temsilci bildirirler.
(3) Arabulucu yerine ilgili kurumlardan bildirilen temsilcilerin Kuruldaki görev süresi bir yıldır. Adalet Bakanlığı tarafından bu sürenin sonunda seçilecek üç arabulucu ismi Kurula bildirilir. Bu şekilde seçimi yapılan arabulucular yerlerine atandıkları Kurul üyelerinin görev sürelerini tamamlarlar.
(4) Birinci fıkrada belirtilen kuruluş ve teşkilatlanmanın tamamlanmasından itibaren üç ay içinde Kurul toplanır. Kurulun ilk toplantı tarihi, Kurul üyeleri bakımından üç yıllık görev süresinin başlangıcı olarak kabul edilir.
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kurulun ilk toplantısından itibaren üç ay içinde çıkarılır.
Yürürlük
MADDE 37 – (1) Bu Kanunun;
a) 28 ilâ 32 nci maddeleri ile geçici maddeleri yayımı tarihinde,
b) Diğer hükümleri ise yayımı tarihinden bir yıl sonra,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 38 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
21/6/2012